Tevekkül kavramını okuyup idrak edip içselleştirebildik mi?

 

    Tevekkül, bir şeye gerektiği kadar gayret edip, çalışıp o şeyi Allaha bırakmaktır. Yani bizler hayatımızda bir çaba ve gayret etmeden işimizi Allaha havale etmeye çalışıyoruz. Bu davranış münasip değildir. Biz Müslümanlar say ederek, emekleyerek ve bundan sonra işimizi Allaha havale etmemiz lazımdır. Nitekim Ayet-i Kerîmede Yüce Mevla’mız şöyle buyurmaktadır: “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır. Ve çabasının karşılığını ileride mutlaka görecektir. (Necm-39,40) Yani bu ayet-i celilerden anlıyoruz ki, sâyın, çabalamanın ve çalışmanın Allah indinde ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. Ve dürüstlükle çalışıp çabalamanın, alı teriyle kazanmanın Allah katında ne kadar aziz ve muteber olduğunu idrak ediyoruz. Yani Rabbim çalışan herkese Müslüman ve gayrimüslim olmasına bakmayarak ve fark gözetmeyerek herkese sây'inden dolayı karşılığını verir. Çünkü o Rahman sıfatına sahiptir. Ve o sıfatta bunu gerektirir. Yani bizler Müslümanlığımıza güvenip, hiç çaba balamadan çalışmadan Allah’tan niyazda bulunursak, yukarıda bahsettiğim Necm Suresi 39 ve 40. ayetlere ters düşmüş oluruz. Müslümanlara yakışan lazımınca çalışmak ve sây etmek sonra işini Allaha bırakarak duâ etmelidir.

    Nitekim Peygamberimiz (s.a.v) 'in bu konuyla ilgili bir hadiste şöyle geçiyor; “Peygamberimiz bir işi yapacağı zaman devesinin ipi ağca bağlar öyle devam ederdi işine ve tevekkül ederdi" işte bizlerde önce üstümüze düşen sorumlulukları yapıp gayret edip Sonra Allaha münacatta bulunmak gerekir. Son olarak bu konuyla ilgili bir şair şöyle demektedir:

Allah’tır en güzel vekil

Kul olmalı mütevekkil

Emek sarf etmeden olmaz

İşini yap et tevekkül

 

İnsan çift sürmekle mesul

Yapmalı ne varsa usul

Baktığın bağ çabuk solmaz

Hak mutlaka verir mahsul

 

Var mı çalışmadan yemek

Olur mu tersini demek

Su akmazsa kabın dolmaz

Onun için lazım emek...

 

Rabbim bizleri tevekkül kavramını okuyup anlayıp içselleştirip hayata endekse etmeyi nasip eylesin

Tevekküllü olma bilinciyle vesselâm... 

Ömer Faruk Tosun