Teslimiyetin Adı: Tevekkül

 

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

Bireyselleşme ve dünyevileşmenin hızla arttığı günümüzde bilim ve teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin insanoğlu hem maddi hem manevi yönden ruhsal sıkıntı çekmekte ve ahlaki bir çöküşe doğru gitmektedir.

İnanma duygusunu iliklerine kadar hisseden insanoğlu kalabalıklar içerisinde yalnızlaşmaktadır. Kimi zaman üzülürüz, kimi zaman sıkıntıya düşeriz, kimi zaman da seviniriz, mutlu oluruz. Fakat bazen duygularımızı paylaşacağımız kimse olmayabilir. Ancak her anımızda bize şah damarından daha yakın olan yüce Mevlamız olduğunun bilincinde olmalıyız. Herkes unutsa bile O, her an bizimledir.

İmkanlarımız ne kadar artarsa artsın, bu imkanlar bizi ne derecede mesut etti? Bunun muhasebesini yapmalıyız.  Kul, Rabbinin sonsuz güç ve kudretinin bilincinde olup O’na teslim olmalı. Bu bağlamda “tevekkülün” önemini hissetmekteyiz.

Tevekkül, insanoğlunun üzerine düşeni yaptıktan sonra eksikliğini ve aczini bilerek yalnızca Allah’a güvenip dayanmak, kalben O’na teslim olmaktır. Buradan anlaşılacağı üzere tevekkül, insanın yapması gerekenleri yaptıktan sonra Allah’a güvenmelidir. Yani tembellik ederek, tedbirini almadan işlerini Allah’a bırakmak yanlış olacaktır. Nitekim Rahmet elçisine “Ey Allah’ın resulü! Devemi bağlayıp da mı Allah’a tevekkül edeyim yoksa bağlamadan mı tevekkül edeyim” şeklinde soru soran bir kişiye “Önce onu bağla sonra tevekkül et” (Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâme, 60) cevabıyla bizlere tevekkülün en doğru tarifini göstermektedir.

Tevekkül sadece dil ile olmaz. Gerçek tevekkül “Hasbünallah ve ni’mel-vekil” (Allah bize yeter; O, ne güzel vekildir) (Âli İmrân 3/173) düsturuyla hareket etmektir. “Tevekkeltü alellah” diyebilmektir.

Bir Mümin üzerine düşenleri yerine getirdiği halde netice umduğu şekilde gerçekleşmezse kul bu duruma sabretmeli ve bu durum karşısında da vazifesini yerine getirmeli. İsyana, kibre, nisyana düşmemelidir. Umduğu üzere gerçekleştiyse de bunu sebeplerde ve kendinde aramamalı bilakis bunun Allah’ın yardımı ve inayetiyle olduğunu anlamalı ve hemen şükretmelidir. 

Mümin bilir ki “O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez” (En’âm, 59.) Dolayısıyla her işinde, her anında Rabbine güvenip dayanır. Unutmayalım ki, Hak Teâlâ kendisine güvenip dayanan kullarını asla yarı yolda bırakmaz.

Selam ve dua ile

Salih Çelikgöz 



Yorumlar

Popüler Yayınlar