Şükür İnsanı Var Eder Alemde
Birçok ayet ve hadislerde üzerinde sıklıkla durulan, kulluğun en gerekli özelliğidir şükür. Rabbimizin bizlere verdiği sayısız nimete karşı şükür, Rabbimize olan en temel borcumuz değil midir? Sorumu birde şu şekilde sorayım ayeti kerimede geçtiği gibi ( وَإِن تَعُدُّواْ نِعْمَةَ اللّهِ لاَ تُحْصُوهَا ) sayılmaya kalkışılırsa sayılamayacak kadar geniş bir nimetlere gark olmuş bir kulun yapması gereken ilk şey şükür olmamalı mı? Fark ettiyseniz daha ilk cümlelerimde bile hep verilen nimetlerden bahsettik ki peki ya başımıza gelebilecek her türlü belalı, musibetli, hastalıklı durumlarda olmadığımız için etmemiz gereken şükür ne olacak…yani insan nankörlüğünü sadece görülene değil aynı zamanda görülmeyene yapmış olmakta… bizlere sayısız nimetlere gark eyleyen aynı şekilde sayısız sıkıntıyı da bizden uzak eyleyen rabbimize şükrederiz…
Nankör kelimesi ne güzel özetler bu yanlış hali, Farsça bir tamlama olan nankör, nan: ekmek kör: görmeyen kelimelerinin oluşturduğu bir tamlama olup; bizlere şükredebilmek için önce verilenlerin farkında olmanın gerektiğini bir ekmek üzerinden ne güzel anlatır değil mi? Şükürsüzlük anlamına gelen nankörü bağlamından bağımsız bir şekilde anlamlarından kopmadan, ayeti kerimede peş peşe yer alan şu üç kelimeyle genişletmek isterim, (صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ ) kör, dilsiz, sağır… Şükür, nimeti göre ki edile, şükür, dili ola ki edile, şükür, onca hikmetli sözü dinleye ki edile... şükre götürecek bunca organın hakkı verilmedi mi işte o zaman ne gören ne duyan nede konuşan olabilirsin. Çünkü şükür bir noktada da verilenin rabbin rızasına uygun kullanımı olup; Gözün, kulağın, dilin bu uğurda yani rabbin razı olacağı şekilde sahipliğini yapmaktır. Dahası her bir uzvu bu şekilde sıralayıp bütünlüğe gittiğimizde ise akıbetimiz, üç organda vurgulandığı gibi işlevine uygun kullanılmadığından dolayı nasıl ki görme, duyma, konuşma özelliği hiç olmamışçasına, hiç var olmamışçasına muamele görüldüyse aynı şekilde bütünlüğümüz yani varlığımız hiç var olmamışçasına akıbetimiz, unutulmuşluk ve görmezden gelinmişlik olur.
Rabbimizin bilgisi nimetinin arkasında gizli ki nimeti göremeyen şükredemeyen, nimetin arkasındaki kudreti ilahiyi tanımamış, görememiş belki de kudreti ilahiyi unutanlardan eyler kulu. Huzuru ilahide yok sayılmaya götürür bu körlük, huzuru ilahide unutulmuşluğa cennet nimetlerinden mahrumiyete götürür. Nimetin arkasındaki kudreti göre ki edile şükür, sayısız nimetinde O’nu ana ki adın anıla, unutma ki unutulmaya.
Yani nankörlük rabbini bilmemeye hiç tanımamaya sonrasında da kulun varlık aleminde hiç var olmamışçasına Rabbini unutmalarından dolayı unutulanlardan olmaya sevk eder insanı, bu durumu ne güzel özetler şu ayeti kerime;
(وَلَا تَكُونُوا كَالَّذ۪ينَ نَسُوا اللّٰهَ فَاَنْسٰيهُمْ اَنْفُسَهُمْۜ)
O nankör ki nice nimette huzuru ilahiye şükre çağrıldı ki kendisinin kul olduğunu unuttu da bu çağrıya sağır oldu, kör oldu, dilsiz oldu… ve artık huzuru ilahide de yok muamelesi görmeye de duçar oldu. Rabbim nimetin kadrini bilenlerden olabilmeyi ve kendisine gücümüz nispetinde şükredebilmeyi nasip etsin. Diline, gönlüne ağırlık isabet etmişlerden eylemesin bizi. O’na ve sayısız nimetine gör olabilmeyi, işiten olabilmeyi ve gücümüz ölçüsünde şükrünü yerine getirip insanlığı şükre çağırabilmeyi nasip etsin. Şükre davette zorluklar olsa da rabbim kitabında bir karınca sesinin bile kulu şükre çağırmaya yettiğini anlatır.
(فَتَبَسَّمَ ضَاحِكًا مِنْ قَوْلِهَا وَقَالَ رَبِّ اَوْزِعْن۪ٓي اَنْ اَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّت۪ٓي اَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلٰى وَالِدَيَّ وَاَنْ اَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضٰيهُ وَاَدْخِلْن۪ي بِرَحْمَتِكَ ف۪ي عِبَادِكَ الصَّالِح۪ينَ)
Bu sözleri işiten Süleyman masum bir mutluluk içinde tebessüm etti ve: “Rabbim! Bana, anama ve babama verdiğin nimetlere şükretmeye ve râzı olacağın sâlih ameller işlemeye beni muvaffak kıl. Rahmetinle beni sâlih kullarının arasına ilhâk eyle!” diye yalvardı.
Küçük karıncanın kocaman davetiydi Süleyman’ın nezdinde şükre götüren nasihati, nimete gör kılan duyduklarıydı karıncadan, şükür diliydi dedikleri. Rabbinin nezdinde de var edecek Süleyman’ı şükrü,
Var etsin bizi de şükrümüz...
Yusuf Taş
Yorumlar
Yorum Gönder