İntibah-ı ruhani
Uzun bir kış geçiriyoruz, bu kış şuursal bir örtülme, acımasız bir körlük, davası bastırılmış bir yığın insan topluluğunun yorgun soluğunun buharıyla bulutlanan bir kış. Karlar altında kalmış çiçeklerin tohumları gibiyiz, üzerimizdeki karları atamazsak ölürüz. Yüzümüze tokat gibi çarpan yağmur damlalarının rahmeti uyandırır ancak bizi. Ruhunuz ıslanmadıkça bu rahmetle, uyanamayız, bilinçlenmedikçe zihnimiz, sadrımızda bu amacın acısını taşımadıkça uyanmış sayılmayız.
Bir derdimiz olmalı, eşref-i mahlukata yaraşır bir şekilde, bataklıkta çırpınan insanlığı kurtarmak için.
Bir amacımız olmalı, tek derdi eğlence oyun olmayan bir amaç. İffet ve ar ile kavrulmalıyız, böyle olmadığı sürece dirilmemiz bir ölümden farksız olmaz.
Allah'ın emir ve buyruklarına uyarak kendimizi İslam'a adamalıyız ve mümince bir yaşam sergilemeliyiz. Kendimizi Allah yolunda sürekli diri tutmalıyız. Nefsin her isteği yerine getirmemeli insan, içindeki yaramaz ve şımarık o çocuğu eğitmeli, ona asla fırsat vermemeli, helal sınırlar dışına çıkılmamalı. Gereksiz konuşmalardan kaçınmalı ağzımızdan çıkan her bir sözden hesaba çekileceğimizin bilincinde olmalıyız, nefsin en sevdiği şeylerden biri bir başkasının arkasından konuşmak, saatlerce dedikodu yapmak buna karşı çıkarak böyle ortamlardan uzak durup, konuşanları da uyarıp bu günahtan uzaklaşmayı sağlamaktır böyle olduğunda nefis en ağır darbelerden birini yiyecektir. Her türlü konuda nefsi güçsüz düşünebiliriz ama asla unutulmamalıdır ki en ufak bir tavizde bile onun dizginlerini elinizden kaçırabilirsiniz. Bunun için bizi bizden iyi bilen Rabbimize, bizleri nefsimize karşı onu yenebilecek irade vermesi niyazında bulunmalıyız çünkü o bizi yarattı ve kulunu kulundan daha iyi tanır, çünkü o insanı programlayan en yüce varlıktır. Bu savaşta bizlere yardım eden tek ve en güçlü müttefik Rabbimizdir. Kendi nefsimizi dizginlemeden başka insanlara yardımımız dokunmaz, bundan ötürü nefsimizi kendisine, şehvete şeytana ve dünyaya karşı müdafaa etmeliyiz. Bazen yenilsek bile asla pes etmeden ayağa kalkan bir mücahit gibi savaşı bırakmamalıyız. Biz bu dünyada mücahit gibi yaşayıp müçtehit gibi ölmeliyiz, peki mücahit kimdir? Hz. Peygamberin ifadesiyle: “Mücahit nefsiyle cihat edendir”
Ruhani bir intibah için Allah rızasını gözeterek, kendimizi iman yağmuruyla yıkamalıyız.
Onur Damar
Yorumlar
Yorum Gönder