Akademik Kariyer saati

 

Uzman İmam Hatip Dr. Sami Önler hocamıza gençliğin mahiyetini ve toplumda gencin rolünü sorduk. Bu konu hakkında röportaj yaptık. Kendileri yaklaşık 5 yıldır GSB yurtlarında manevi danışmanlık yapmakta ve gençlerle iç içe bulunmaktadır

Soru 1.) Genç kimdir, gençlik nedir ve gençlik kimdedir?

Sözlükler ve psikoloji ilmine baktığımızda genci ergenlik ile olgunluk evresi arasında olan diye tarif edeceklerdir. Hatta psikoloji ve gelişim psikolojisi ilk gençlik, gençlik, son gençlik gibi tanımlamalara gitmiştir.

Genç, fiziki olarak enerjisi ve dayanıklılığı en üst seviyede, kendini, kişiliğini, karşı cinsi, diğer insanları hayatı daha da fark eden ona göre eylemler ortaya koyan belli yaşlardaki insana denir diyebiliriz.

Soru 2.) Gençliğin amacı ve ideali ne olmalıdır?

Gençliğin amacı ne olmalıdır sorusuna tek bir cevap vermek mümkün olmasa gerektir. Zira herkesi tek hedefe yönlendirmek mümkün de değildir doğrusu da. Ancak herkese hitap edecek genel bir cevap verilebilir.

Her bir genç kendini geleceğe hazırlamak gayesi ile sevdiği bir alanda kendini kaliteli yetiştirme yollarını aramalıdır. Dünyanın gidişatını da okuyarak bir ya da birkaç dile vukufiyet kesbetmelidir.

Estetik duygusunu geliştirmek için sanat ve edebiyatla meşgul olmalıdır. Kadim kültürünü tanıma yolunda merak sahibi olmalıdır. Okumayı ihmal etmemelidir.

İnanç, dini pratik ve ahlak noktasında kendini geliştirmek için ilgili alanların kaynaklarından beslenmeyi ihmal etmemelidir.

Kişisel gelişimini sürekli sürdürme yolunda gayretini ortaya koymalıdır.

Kendini her açıdan geliştirmesinin önünde en büyük engelin kendinden kaynaklanacağını gözden kaçırmamalıdır bu sebeple otokontrol ve nefis terbiyesini öncelemelidir.

İçinde yaşadığımız çağa iletişim çağı demek yanlış olmayacaktır. Zira iletişim kaynakları insanlık tarihinde olmadığı kadar çeşitlenmiş ve nerdeyse istediği vakitte dünyanın istediği yeri ile iletişim kurabilecek imkân ve çeşitliliğe kavuşulmuştur. Ancak zihinleri manipüle edecek milyonlarca milyarlarca doğru yanlış bilgi mecraları bulunmaktadır ve her yönden bilgi ve haber yağmaktadır. Bu haberler ve haber kaynakları bir elemeye tabi tutulmadan tenkit ve tetkik edilmeden olduğu gibi kabul edildiğinde hakikat ve haktan uzaklaşılacak nice hatalara düşülecektir.

Bu sebeple tenkidî ve tahlilî diğer bir deyişle kritik analitik bakış açısını geliştirmelidir.

 

Soru 3.) Sizce gençlik dönemi dini açıdan nasıl geçirilmeli, ne gibi hususlara dikkat edilmeli?

 

Bir kere güvenilir hocalar ve kaynaklar takip edilmelidir. Kur’an ve Sünnet temel kaynağımızdır. Bu ikisi doğru anlaşılmalıdır ve sürekli elde bulundurulup okunmalıdır. Geleneksel bakış açısı göz ardı edilmemelidir ve Müslümanların birikimi yok sayılmamalıdır.  Helal ve haram sınırları öğrenilmeli ve bu sınırlara riayet etmelidir.

Hz. Peygamber’in hayatı okunup anlaşılmalı ki dinin ilk yaşayanı örnek alınması gereken en güzel örnek odur. Onun ve ashabının güzel örnekliği göz önünde bulundurulmadan İslam’ı doğru uygulamak imkansız denecek kadar zordur.

 

Soru 4.) Gençler ıslah olursa toplum da ıslah olur sözüne katılıyor musunuz?

 

Gençler ıslah olursa ancak toplumun geleceği ıslah olur demek daha doğru olur. Toplumun, dahası insanın ıslahı meselesi ana karnından ölüme kadar süren bir süreçtir doğrusu. Eğitim işi bırakın gençlik dönemini ana okulundan bile başlamaz. Eğitim işi evlilikten hatta daha öncesinden başlar. Eş seçiminden başlar. İyi yetişmiş her şeyin farkında birbirine sevgili ve saygılı ana babaların yetiştireceği evlatlar gençlik döneminde ve hayatların her döneminde problem üreten değil değer üreten kişiler olurlar. Onun için biz gençlere bay bayan fark etmez kendilerini hem bilişsel donanım hem de ahlaki donanım açısından iyi yetiştirmelerini başta ana babaları olmak üzere çevreyi gözlemleyip güzel uygulamaları gönüllerine yazmalarını kötü uygulamalardan da ders çıkarıp uzak durmalarını tavsiye ederiz.

 

5.) Ailelerin gençlere yeterli ahlaki eğitimi verdiğini düşünüyor musunuz?

 

Elbette evladını önemseyip onu ahlaki açıdan elinden geldiğince güzel yetiştirmeye çalışan bilinçli aileler vardır, lakin sokaklar okullar sosyal medya ortadadır. Durumun iç açıcı olduğunu söylemek mümkün değildir. Suçlu sadece aileyi görmekte doğru olmaz. Bir kere eğitim sistemimizde eğitim yoktur. Adı eğitimdir yapmaya çalıştıkları da öğretimdir o da bilimsel akademik yayınlarımızın kalitesinden uluslararası akademik başarılardan ölçülebilir.  Eğitim Bakanlığı işin eğitin kısmını ele almak ona göre müfredat geliştirip öğretmen yetiştirmek durumundadır. Bu da yetmez devlet internet ve sosyal medya ile ilgili birtakım yasalar ölçüler koymadıkça aile ve okul birleşse de ahlaki dejenerasyonun önüne geçilmesi zor olacaktır.

 

6.) Gençleri sapık görüşlerden ve bozuk itikatlardan nasıl muhafaza etmeliyiz?

 

Doğru ve sahih bilginin peşine düşerek insanın yanlış ve fasit düşüncelerden kurtulması mümkündür. Sanal dünya ve dijital alem derya/deniz gibidir. Sorun sadece gençlerin sorunu da değildir. Sanal ve dijital alemde beye tutunacağını bilmeyen alt yapısı ve donanımı yeterli olmayan herkes fikri, kalbî ve zihinsel olarak, inanç ve ahlak açısından tehlikelerin kucağına atılmakla karşı karşıyadır. O sebeple çocuklar ve gençlerin alt yapısı önce aile içinde sonra da örgün ve yaygın eğitim öğretim mecralarında sağlam ve sahih şekilde inşa edilmelidir.

Kur’an-Kerim ve zikrullah gönüllerin arındırılmasına katkısını sürdürecek iki temel ilaçtır. Ayrıca Hz. Peygamber Aleyhisselam’ın hayatını farklı kaynaklardan okumaya devam etmeli ve İslam’ın kurucu nesli sahabe de tanınmalıdır.

Bir taraftan geleneksel çizgiden şaşmadan diğer taraftan diğer düşünce akımlarını, çağdaş dünyadaki düşünce biçimleri, bilimsel gelişmeleri de takip etmelidir.

 

7.) Son olarak, gençlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

 

Bu son sorunuzu bir önceki sorunun bittiği yerden cevaplamaya devam edelim. İlmi ve fikri gelişimi sürdürürken dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan birisi hayattan kopmamaktadır. Hayatın gerçekleri ile bilginin örtüştürülmesi tutarlı duruş için gereklidir. Dünya meşgaleleri yoğunlaşmadan sürekli bir gelişimi takip etmelidir. Temel bir alanda uzmanlık seviyesini yakalama yolunu sürdürürken bu temel alanı besleyecek, düşünülen mesleği son derece profesyonel icra etmeye katkı verecek yan alanlar ve dallarda da bilgi ve beceri kazanmak gençleri diğerlerinden farklı kılacaktır. Önceki sorulardan birinde de söylemiştim ki birkaç dile aşinalık gelecek zaman için elzemdir. Bu dillerden birisi hem takın coğrafyamızın hemde inandığımız Kitâbımız’ın dili olan Arapça olmalıdır. Çince’nin yükselen dil olacağı görünmektedir. İngilizce zaten şimdilik beynelmilel bir dil olması hasebiyle daha ana okulundan öğretme yoluna gidiliyor ki bu tartışılmalıdır. Rusça, Türkçenin Lehçeleri, Urduca, Farsça, Hintçe Doğudan, Almanca, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca dillerinden biri yahut birkaçı gençlerin ilgi alanlarını da hesaba katarak öğrenebilecekleri dillerdendir.

Kimisi Asya’yı, kimisi Avrupa’yı kimisi Afrika’yı kimisi de Amerika’yı kıta bazında tanıma ve takip etmeyi hedefine koymalıdır. Ancak diğer kıta ve ülkelerden de kopmadan bu takip yapılmalıdır. Dünyayı tanımadan takip etmeden kendi ülkenizi de doğru anlayamazsınız. Günlük politik kavgalarda boğulmadan geleceği inşa edecek bir gayretin içinde olmalıdır.

Edebiyat, sanat ve düşünce dünyasındaki gelişmelerden de bigâne kalmamalıdır.

Kişisel olgunlaşma, ahlaki gelişme ve ruhi yükselmeyi ihmal etmeden hep bir gayretin içinde olarak bir eser bir iz bırakmalıdır şu Gökkubbe’de.

Gençlere hayatlarında başarılar ve huzur dilerim.

Ebubekir Güven

 



Not I: Yazının bulunduğu dergiyi okumak için tıklayınız


 

Yorumlar

Popüler Yayınlar