NEBEVÎ MİRAS: HADÎS İLMİ
Öncelikle hadis ilminin teşekkülünü özet bir şekilde anlatmaya başlayalım. Allah Rasulü (sav) insanlığa bir peygamber olarak gönderilmiştir. Peygamber olması hasebiyle kendisine Allah tarafından görevler tevdi edilmiştir. Biz insanlar salt bir akıl ile bütün bilgileri elde edemeyiz. Bunun için bir rehbere, kılavuza, bize yol gösterecek herhangi bir şeye ihtiyacımız vardır. Allah’ın varlığı, evrenin yaratılışı gibi konularda akıl tek başına yetmeyeceği gibi ibadetlerin şekli, ahiretin varlığı hakkındaki konularda da akıl aciz kalmaktadır.
Allah Rasulü tüm insanlığa gönderilen son peygamberdir. O’nun (sav) temel görevi insanları hidayete davet etmekti. Nitekim Allah Teala ayet-i kerimesinde şöyle buyuruyor: “Ey peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et! Eğer bunu yapmazsan O’nun mesajını iletmemiş olursun...” [i] Hz. Peygamber Efendimiz (sav) Allah’tan aldığı ilahi vahiyleri insanlara tebliğ ederek insanları doğru yola iletmiş ve aynı zamanda vahiylerde kapalı manaları bulunan garîb kelimeleri açıklamış, kendisine bir konu hakkında sual edildiğinde cevaplamış yani hüküm koymuş ve de insanlara, manevi kirlerden arınabilmenin yollarını göstermiştir. Bu açıdan baktığımız zaman Hz. Peygamber’in tebliğ, tebyîn, tezkiye ve teşrîi olmak üzere dört temel görevi vardır. Buradan yola çıkarak sünnet kavramı ise; Hz. Peygamber’in söz, fiil, takrir, fiziki ve ahlaki vasıf olarak nakledilen her şeydir.[ii] Sünnet aynı zamanda hadis ile eş anlamlıdır. Fıkıh alimlerine göre ise Kur’an vahyi dışında Hz. Peygamber’den nakledilen ve şerî hükme delil olabilecek söz, fiil ve takrirlerdir.[iii] Böylelikle hadisi dört ana unsura ayıralım:
1. Sözlü (Kavlî) Hadis
Hz. Peygamber’e (sav) ait sözlerdir. Örnek verecek olursak “Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse güzel söz söylesin veya sussun.”[iv] hadis-i şerifi Hz. Peygamber’e ait kavli hadistir.
2. Fiilî Hadis
Hz. Peygamber şöyle yapardı, Hz. Peygamber şöyle idi gibi Hz. Peygamber’in davranış ve uygulamalarını ele alan hadislere denir. Örnek olarak “Rasulullah (sav) hediye kabul eder ve onun karşılığında hediye verirdi.”[v]
3. Takrîrî Hadis
Hz. Peygamber’in, sahabenin yaptıklarını gördüğünde engellememesi veya onların yaptıkları hakkında olanları işittiğinde engellememesi dolayısıyla kabul ve tasvip ettiği hadislerdir. Buna örnek olarak; bayram gününde şarkı söyleyen cariyelere müdahale etmek isteyen Hz. Ebubekir’ e Hz. Peygamber’in “Onlara dokunma.” demesi verilebilir.
4. Hulkî Hadis
Hz. Peygamber’in (sav) ahlaki vasıfları ve fiziki özelliklerini konu edinen hadislerdir. Hilye kitaplarında Efendimiz ’in fiziksel özelliklerinin anlatıldığı hadislerde bu başlık altında incelenir.
Hadis ilmi bu kısımlara ayrılmakla beraber kendi içinde belli bir sistematiği bulunmaktadır. Hadisler sözlü veya yazılı olarak nakledilmektedir. Nakiller yapılırken rivayetin sağlam bir şekilde ulaşabilmesi için rivayetin alındığı kişide birtakım şartlar aranmıştır. Bununla beraber hadislerin yayılması hususunda Hz. Peygamber (sav) “Burada bulunanlar sözlerimi bulunmayanlara nakletsin.” [vi] hadisini buyurarak günümüze ulaşmasını sağlamanın bir yolunu göstermiştir. Hz. Peygamber Efendimiz, Mekke ve Medine dışındaki diyarlara elçiler ve ilim heyetleri göndererek İslam dinini anlatan bu hadisleri, bilgileri gittikleri yerlerde nakletmelerini söyleyip Medine’ye gelenlere ise kendi kabilelerine, topraklarına döndüklerinde öğrendiklerini öğretmelerini istemiştir. Hz. Peygamber Efendimiz’ den öğrenilen ve kendilerine kalan bu nebevî mirası Sahabe Efendilerimiz etrafındaki öğrencilerine veya insanlara aktarırken daima ihtiyatlı davranırlardı. Öyle ki bir gün Ebu Musa el-Eş’arî, Hz. Ömer’in kapısına vardığında üç defa selam vermiş ve kendisine izin verilmeyince dönüp gitmesi üzerine Hz. Ömer gitmesinin nedenini sormuş ve o da: “Sizden biri üç defa selam verdiğinde izin verilmezse dönüp gitsin.”[vii] hadisini nakletmiştir. Bunun üzerine Hz. Ömer hiddetiyle Ebu Musa’ya “Buna delil getirmezsen ben sana napacağımı biliyorum.” diyerek tehditte bulunmuştur. Olayın devamını Ebu Said el-Hudri rivayet etmektedir: Ebu Musa el-Eş’ari yüzü sararmış bir şeklide yanımıza gelerek olayı anlattı ve “Aranızda bunu Hz. Peygamber’den işiten biri var mı?” diye sordu. Orada bulunanlar “Hepimiz işittik.” dediler ve şahitlik yapmak üzere içlerinden birini onunla gönderdiler. Bunun üzerine Hz. Ömer “Rasullullah’ın bu emri galiba bize kapalı kalmış.” demiştir. Bu hadis-i şeriften anlıyoruz ki hadisler ilk rivayet edildiğinde şahitler isteniyordu. Ancak bu durum sadece ihtiyaç halinde yapılıp sistematik hale getirilmemiştir. Nitekim kimi zaman da şahit istendiği gibi yemin ettirilerek de hadis alınmıştır. Hadislerin doğru nakledilmesi hususunda bir başka rivayette ise “Kim kasten benim adıma yalan uydurursa cehennemdeki yerine hazır olsun.” buyuruyorlar alemlere sultan Rasulullah Efendimiz (sav). Hadis ilminin sağlamlığı açısında yapılan faaliyetler olarak, hatalı rivayetleri düzeltmek, hadisleri müzakere etmek, hadislere bir isnad faaliyeti eklemek, hadisleri rivayet eden ravilerin kim olduğunu geniş çerçeveden öğrenebilmek ve hadislerin sağlamlığını tespit edebilmek için cerh ve tadil faaliyetinin başlatılması olarak sayabiliriz. Nitekim bu şekilde ismine yaraşır bir şekilde Nebevî Miras perspektifinde günümüze neşvünema bulan ilmin adıdır Hadîs ilmi…
Mustafa Erdoğan
Yorumlar
Yorum Gönder