Nerde O Eski Bayramlar
Belki de çokça işittiğimiz serzenişlerden biridir bu, her bayramın latifesi olmuş gibi gözüküyor, bıktırırmışçasına defaatle. Acaba haksız bir serzeniş mi bu? Yaş ilerledikçe anlıyor insan bunun haklılık payını, ne de haklı bir söylenmeymiş diye. Geçen zamanın beraberinde götürdüğü bir dizi heyecan, geleceğe ulaşan ümitsizlik ve yaklaşan bir büyük imtihandır belki bize bunu söyleten veya hissetmemiz gerekeni duyumsayamadığımızdan çektiğimiz vicdan azabı olsa gerek ki birden ağzımızdan çıkıveriyor: "Nerde o eski bayramlar"
Evet artık o eski bayramlarımız kalmadı, çocukların sokaklara neşeyle çıkıp şeker, lokum veya bahşiş (harçlık) toplama arzuları kalmadı, büyüklerin sıla-i rahim ve kabir ziyaretleri adetleri kalmadı, hatta daha da eskiye gitmeli belki, Peygamber Efendimizin yanağında Habeşlilerin oyununu seyreden bir teslimiyet, halkın refahını sağlamak ve i’lâ-yi kelimetullah için mücadele veren bir medeniyet ve en önemlisi ümmetinin mutluğunu ve hüznünü deruhde eden bir Rahmet Peygamberi kalmadı...
Ne kaldı geriye bilir misiniz?
Sürekli uykuya tutturduğumuz bir siyam, son gün kasaplarda kesime gönderdiğimiz bir kurban ve zahmetini çekmeye yeltenmediğimiz birkaç bayramımız kaldı. Halbuki ne olurdu ki sabah kılıp namazı, kabre varıp dua etseydik, ardından ana baba akraba demeden güzelce ziyarete gitseydik, çocuklarımızın tutup ellerinden şenliklere getirseydik ve keşke bayramın o hazzını tadabilseydik. Ama burada biraz durmalıyız, hiçbir şey için geç değil, bizi bekleyen daha nice bayramlar var değil mi? Belki kendimiz adına alamadığımız o bayram duygusunu geleceğimiz için bir paye hissettirebilmek için hala zamanımız var; belki de artık "Nerde o eski bayramlar" yerine "Ne güzel bayramlar" cümlesini duymaya doğru bir yelken açmanın zamanı gelmiştir...
Yusuf Huzeyfe Egrin
Yorumlar
Yorum Gönder