Âlemde Yerimiz Amelde Ölçümüz Ne Ola!

    Her insan hayatın/dünyanın kendi etrafında döndüğünü düşünür ve hayatı kendi merkezli tasavvur eder. Bu tasavvurunda haksız da değildir.

    Zira bastığı toprak ayaklarının altına serilmiş, gök yüzü yıldızlarla kendisi için donatılmış, şırıl şırıl akan su kendisi için akmakta, oksijen insan hava alıp yaşasın diyedir.

    Güneşin ışığı ve ısısı insana lazım olduğu kadar yansır yeryüzüne. Ay gecenin karanlığında yol alacak insana tutar ışığını. Yeryüzü her çeşit nimeti arayan insana cömertçe sunar ilahi bir sofra olarak. İnsanı sırtında taşıyan attan deveye, kara deniz ve hava araçları, daha da ilerisi uzay yolculuğunun yeni kâşifleri hep insanı taşıma, insan için taşıma hevesindedirler.

    Dallarına su yürüyünce yeşeren ağaçlar, rengârenk çiçeklerle meyveye duran yemişler, toprağa düşen tohumlar ne diye hummâlı bir oluşun içindedir?

    Göğüslerinde kilolarca sütü bizim için üreten inek, manda, koyun ve keçi ne önemli bir iş yaptığını bilirler mi? O muhteşem sütten kaç çeşit gıda üretir insan? Yumurtayı düşündük mü hiç? Bakmışsın tavuk oluverir senin için, bakmışsın kahvaltı sofralarının vazgeçilmez yiyeceği.

    Ovalarda ve dağ yamaçlarındaki tarlalardaki yetişen gıda maddelerini görür müsün? Hani hatırlar mısın İsrailoğulları’nı ki bıldırcın eti ile kudret helvasından bıkmışlardı da Allah Elçisi Musa Aleyhisselam’dan yerin bitirdiği; soğan, sarımsak, mercimek, kabak istemişlerdi. Yerin bitirdiği, bildikleri nimetlerden?

    Sahi sen toprakla barışık mısın? Tanır mısın toprağı? Hani Aşık Veysel “Benim sadık Yârim kara topraktır, kara topraktır” demişti. İnsanın yatağı yastığı yorganı kara toprak. Gerçekte insan topraktan başka ne ki sonunda Ruhu ve kulluğu olmasa esasında?

    Ne varsa yeryüzünde hep insana doğru gelmez mi? Yeryüzü insanın ayaklarının altına serilmiş değil mi?

    İnsan yaşasın diyedir olanlar. Peki insan niçin yaşar? Varoluş, insan için en hayati soru bu olsa gerek. Cümle varlığın bir işlevi varsa, cümle varlığın emrine âmâde olduğu insanın da kendisi tanrı olmadığına göre yüce bir işlevi olmalıdır. İşte bu işlev Yaratıcının kendisine biçtiği kulluk sanatını imkanları ölçüsünde icra ederek yeryüzünün imarını sağlamaktır.

    Kulluk sanatını nasıl icra edecek insan? Hayatı ve varlığı anlamlandırıp Allah’ın insanoğluna gönderdiği son mesaj Kur’an’ı ve Kur’an’ın kendine indiği ahir zaman Peygamber’inin sünneti seniyyesini yaşantısının mihveri yapıp akıl süzgeci ile insanlığın birikimini süzerek yeniden İslam Potasında eriterek icra edecektir. İnsan, kendisi, diğer cümle varlıklar ve yüce yaratıcı arasında sağlıklı bir irtibat bağlantısı kurmalı ve ne nedir ve ne değildir sorusuna sağlıklı cevap vermelidir.

    İnsanın elinde yolunu tayin ve tercih edeceği pusula aklı selîmi, insanlığın birikimi ve daha da önemlisi ilâhî bağış, rahmet, hakkı batıldan ayırıcı, hidayet ve istikamet kaynağı Kur’an bulunmaktadır. Kur’an bize kılavuz, prototip, örnek, lider olarak Hz. Muhammed aleyhisselâmı sunar ki o insanlık göğünün kıyamete kadar bâkî son model güneşidir. Gönül gökleri şirk, inkâr ve nifak kirleriyle kararmayalar o güneşin ışığından ve ısısından nasiplenirler de ruhları yücelere kanat çırpar.

Rabbimiz Allah’tır.

Kitâbı hayat kılavuzumuz,

Peygamberi örneğimiz, yol göstericimiz,

Rabbânî Alimler Peygamber aleyhisselâmın varisleri muallimlerimiz

Erenler nefis atının seyisleri gönül yurdunun mürebbîleridir.

Ne mutlu istikameti dosdoğru olanlara!

Ne mutlu maksadı aksâsı Hak rızası oluşta ona erenlere!

Sami Önler


 

Yorumlar

Popüler Yayınlar