Evimizin Tesettürü

“Bir kimse izinleri olmaksızın insanların evlerinin içine bakarsa, gözünü çıkarmaları onlara helâl olur.” (Müslim, Adâb, 43)

Evet hadisten anlayacağımız en net mesaj; bir kimsenin evini gözetlememektir. Peki, günümüzde yani teknoloji ile donatılmış modern çağ diye adlandırılan bu zaman diliminde bu hadis-i şerifi nasıl anlamlandırmalıyız? Şöyle desek yanlış olmaz; bizler 24 saat elimizden düşürmediğimiz telefonlarımız ile o telefonda geçirdiğimiz zaman zarfında yaptığımız mahremiyet olarak bilinen evimizin görüntüleri ile yukarıda söylediğimiz bir kimsenin evini gözetlememek uyarısını dikkate almayıp bizzat kendimiz evimizin içerisini paylaşarak milyonlara sunuyoruz.

Eskiden akşam ezanı okunduğunda lamba yakılırdı lamba yanınca dışarısı karanlık olduğundan içerisi aydınlık olur ve görünür hale geleceğinden perde çekilirdi. Anneler zil çaldığında kapının arasından başına örtü takıp "Kim o?" diye seslenirdi. Şimdi ise evlerimizin ne özeli ne tesettürü kaldı. Bir modaya kapılıp paylaşım çılgınlığı ile her anımızı paylaşır olduk.

Unutmayalım ki evlerimiz bizlere özeldir, ailemizle yediğimiz yemekler bizlere özeldir, çocuklarımızla yaptığımız şakalaşlamalar bize özeldir, eşimizle sohbetimiz bize özeldir. Özel olan aynı zamanda güzeldir. Hayatımızda her noktayı genele yayma zorunluluğunda olmamalı, mahremiyete dikkat edip nasıl ki bedenimizde avret yerlerine sahipsek evlerimizi de birer avret bilip o hanede her yaptığımızı milyonlara sunmamalıyız.

Evimizi Kur'an maneviyatında koruma altına almalı, hadis rehberliğinde yönlendirmeli ve Hasan El Benna'nın da dediği gibi "Siz evlerinizde İslâm devleti kurun ki, Allah sokaklarınızı İslâmlaştırsın." şuurunda olmalıyız.

Rabbim cümlemize iffet ve şuur üzere yaşamayı nasip etsin.

Ahmet Tayfan | Güngör Güzel 



Yorumlar

Popüler Yayınlar