GİZLİ HAZİNEYE DOĞRU OLAN MARİFETULLAH YOLCULUĞUNDA İNSAN VE ÜÇ AYLAR

     Allah Teala Hazretleri el-hâlık yaratma, el-alim bilme gibi mahdud olmayan aşkın sıfatlara sahiptir. Bununla beraber Allah Teala Hazretleri bazı fiilleri ile bu sıfatlarını bize aşikar etmiştir. Misal bir ressam sanatını tuvale icra etmeli ki ressam olduğu idrak edilsin. Bunun için tuval tek başına yetmez bununla beraber bir sergi salonu ve bu esere şahitlik edecek kimselerde lazımdır.  O zaman onun ressam olduğu idrak edilir. Allah Teala Hazretleri de bir kutsi hadis-i şerifte “ Ben gizli bir hazine idim; bilinmek istedim, mahlûkatı yarattım.”[1]  buyuruyor. Yukarıdaki verdiğimiz örnekte ressam sanatını ne için ve ne şekilde icra ettiyse Allah Teala Hazretleri de bundan mütevellit bir sergi salonu gibi kainatı yaratmış ve kenzül mahfi’ye ( gizli hazine) şahitlik edecek insanoğlunu yaratmıştır. Bunların yanısıra insanoğluna birtakım ibadet ve sorumluluklar yüklemiştir. Bu ifade edilenlerden Allah Teala Hazretlerinin yaratma veya herhangi bir sıfatı için bir şeye muhtaç olduğu anlaşılmamalıdır. Zira böyle olduğu takdirde bu muhtaç olma durumu ilah denilen varlığın zat-ı ilahiyyesine ters olur ve bu da mantıksız olur. Ayrıca bu durum yani ressamın resmini tuvale çizmemesi onun resim çizemediği anlamına gelmez. Dolayısıyla Allah Teala Hazretlerinin insanoğlunu ve kainatı yaratması, yaratma sıfatında herhangi bir  arttırma veya eksiltme yapmayacaktır.

 Peki varlık, İnsanoğlu ne için var? gayesi nedir?

     Bunun pek çok hikmeti olabilir tabiki ama biz bunu iki kısımda ifade etmeye çalışacağız.

    İlk olarak  yukarıda verdiğimiz Kutsi hadis-i şerifte Allah Teala Hazretlerinin “ Ben gizli bir  hazineydim; bilinmek istedim, mahlukatı yarattım.”  buyurduğunu ifade ettik. Buradan da anlaşıldığı üzere Allah Teala Hazretleri sonsuz sıfatlarını, esmaül hüsna’sını tecelli ettirip bilinmeyi murad etmiş ve bu kainatı var etmiştir. Bunu yukarıda ressam örneği ile detaylıca ifade ettik.

 İkinci olarak ise Allah Teala Hazretleri tarafından insanoğluna hür irade ve akıl verilmiştir. İnsanoğlu bu hür iradeyi ve aklı kullanıp asıl gaye olan Allah Teala Hazretlerine ulaşabilmesi için Allah Teala Hazretleri esmaül hüsna’sı ile bütün kainata tecelli etmiş yani resmini sergilemiş, bunu anlayabilmemiz için de Peygamberler ve kitaplar göndermiştir. Dolayısıyla insanoğlunun  bu rehberlere uyarak kainatı temaşa edip kenzül mahfi’yi bulup Allah Teala Hazretlerine vâsıl olmalı. Allah Teala Hazretleri Zariyat suresi 56 ayeti kerimesinde “ Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”  buyuruyor.  İlk dönem müfessirlerimizden Mücahit bu ayeti kerimeyi  “ Beni tanısınlar diye yarattım demek.” [2] şeklinde tefsir etmiştir. Buradan da insanoğlunun yaratılış gayesinin Allah Teala Hazretlerine kulluk ederek marifetullaha ulaşmak olduğu anlaşılıyor. İşte üç aylar olarak bilinen recep, şaban, ramazan aylarının başlangıcı olan şu günlerde ve bilhassa bu üç ayda ibadete, tevbe-i istiğfara bununla beraber marifetullaha  diğer günlere nazaran daha çok ihtimam göstermeliyiz. Çünkü dini kültürümüzde de  kandil günlerine ayrı bir değer verilir ve bu beş Kandil'den dördü (  Regaip, Miraç, Berat, Kadir gecesi)  bu üç ayların içerisinde olduğu biz için Müslümanlar bu üç ayları büyük coşkuyla karşılarız.  Nitekim  Hz Peygamber ( s a v)  Efendimiz recep ayı girdiğinde “Allah'ım,  recep ve şaban'ı bize mübarek kıl ve bizi ramazana ulaştır.”[3]  şeklinde dua ettiği rivayet olunur. Ayrıca Hz Aişe ( r a)’ dan  rivayet olunan bir hadisi Şerife göre Hz Peygamber ( s a v)  şaban ayını, ramazan ayı dışında diğer aylara nazaran ekseriyette  oruçlu geçirmiş ve hatta bazı yıllar  tamamını oruçlu olarak geçirmiştir[4]. Dolayısıyla Zariyat suresi 56. ayet-i kerimede  insanın ancak kulluk yapması yani Allah Teala Hazretlerini tanıması açısından bakıldığında bu aylar Müslümanların  marifetullaha ulaşmada zirveye çıktığı aylardır. Çünkü regaip gecesi, Hz Peygamber ( s a v)’in  Allah Teala Hazretlerinin huzuruna çıktığı gece olan Miraç Gecesi, Allah Teala Hazretlerinin rahmeti ile dünya semasına tecelli edip insanları başlayacağı gece olan berat gecesi ve bin aydan daha hayırlı  bir gece olan Kadir Gecesi bu aydadır.  Bundan dolayı insanın yaratılış gayelerinden biri olan ibadet ve marifetullaha bilhassa bu aylarda daha çok ihtimam gösterilmelidir. Zira bu ayların önemini  bir misal ile izah etmeye çalışalım. Mesela bir futbol maçının sorunsuz ve rahat bir şekilde oynanabilmesi için uygun  alan, eşyalar ve hava koşulları gereklidir. Bununla birlikte sakatlanmalara sebebiyet verse de futbol halı saha yerine sokakta, krampon yerine ayakkabı ile, güneşli bir havanın aksine karlı bir havada da oynanabilir. İşte bu aylar güneşli bir havada halı sahada kramponlarla oynanan bir futbol maçı gibi marifetullaha ulaşmada en uygun şartların olduğu rahmet ve mağfiretin bol olduğu aylardır. Bu sebeple bu aylarda yaratılış gayelerinden biri olan marifetullaha ulaşmak için Allah Teala Hazretlerine olan kulluk bilincimizi daha da diri tutup ibadetlerimize, taatlarımıza  ihtimam göstermeliyiz. Nasıl ki on metre ötede duran bir hedefe atılan bir kurşun, bir milimetrelik sapma ile hedeften metrelerce uzağa gidiyorsa bizim de ibadetlerimizde, taatlarımızda bir milimetrelik bile sapma ve gevşeme göstermemiz gerekiyor. Zira Allah muhafaza o yanlışta ilerledikçe yoldan çıkabiliriz. Bu minvalde Sehl bin Sa'd’dan  gelen bir rivayete göre Hz Peygamber ( s a v)  Şöyle buyurmuştur “Zinhar önemsiz (  görülen küçük) günahlara bulaşmayın. Çünkü bu önemsiz, küçük günahların misali bir vadinin içinde konaklayan bir topluluğun topladığı odunların durumuna benzer. Ki onlardan biri ufak bir odun parçasını, diğeri başka bir odun parçasını getirdiler ve sonunda ekmeklerini pişirecek (ateşi oluşturacak) kadar odun topladılar.  Küçük günahlar da böyledir. Sahibi onları işlediği (ondan dolayı hesaba çekildiği) takdirde onu helak ederler.”[5]  Dolayısıyla bilhassa bu mübarek aylarda Allah Teala Hazretlerine var ise büyük, küçük günahlarımızdan dolayı tevbe edip, ibadetlerle,  kulluk bilinciyle marifetullaha ulaşabilmemiz için Allah Teala Hazretlerinin ipine sıkı bir şekilde sarılmamız gerekiyor. Allah Teala Hazretleri bizleri bu yolda sabit kadem olanlardan eylesin.

 

“ Allah'ım  recebi ve şabanı bize mübarek kıl ve bizi  ramazana ulaştır.”


 



[1] Acluni, Keşfü'l Hafa, 2/132

[2] Sabuni, Safvetü't Tefasir, çev( M. Akif Aydın), İstanbul: Ensar yayınları,  Ocak 2019; 6/174

[3] Taberânî, el-Muʿcemü’l-evsaṭ, IV, 189

[4] Buhârî, “Ṣavm”, 52; Müslim, “Ṣıyâm”, 175, 176

[5] İbn Hacer, Fethü'l Bari, 11/329

Yorumlar

Popüler Yayınlar