Âteşi Aşk
Muhabbet ateşinden bir kıvılcım almışım
Çerâğım kendin yakar yanan benmişim
Pervaneyim ateşim etrafında dönerim
Durmaz kendimi kaynar ateşlere yakarım
Gâh güneş olurum kevnde gâh ay olurum
Mecrâmın güzergahında Hakk izi bulurum
Ay’sam yol bulurlar seyrüseferde kervanlarım
Delîlim olur hayat yoluma ashâbî ke’n-nücûm
Gül kokusun alınca seherde zârî kılan bülbül olurum
Bak ki diğer kuşlardan başkadır zârım avazım
Gönül kulağın açta dalında bülbülem dinle zârim
Yok dinlemezsen yakar gönlünü arşa çıkan âhım
Şems olurum Celâleddin çırasın yakarım
Rûmî olur divanda durur mesnevî söylerim
Şiraz’da Hafız olurum Sa’di Şirâzî görünürüm
Divânın söyler Bostânu Gülistan dizerim
Leylâ benem Mecnûn benem çölde serâbem
Ferhatım Şirine dağlar delen Ferhatım
Dicle’ye kucak açan Fırat’ım Dârus-selâm Bağdatım
Şam’da konaklar kervanım Halep’te kurulmuş otağım
Ben Süleyman Şâh’ım Eyyûbî Memlûkî Baybars’ım
Ömer Muhtar Emîr Abdülkadir Şâmil Sultanım
Ebû Hanîfe Numan’ım Maturîdi ocağım
Hemedânî yolundan Yesevi Bahâuddîn Sultanım
Hünkâr Sultandan buğda alıp Taptuk kapusuna varanım
Yunus durur adım Sakarya kıyıların boylarım
Gâh Âşık olurum gâh derviş elimde âsâm gidermiş
Anadolu toprağında esen yel erenler dermiş
Ne kırklara karışır adım ne üçler yediler bilirim
Erler yolu aşk yoludur muhabbet pınarın içer gelirim
Gönül pınarım kurur bazen imdadım yetişir Coşan’ım
Hakk yolunda bî çâre düşe kalka koşanım
Mâşuk cemâlinden yanıp kaynar Gönül pınarım
Dolan testiyim mâşuk kâsesinde Gül şerbetim
Gülüm sümbülüm Nil kıyısında akasya Bursa’da erguvanım
Varlık aynasından cemâli yâre mahmuz vuranım
Sami Önler
Yorumlar
Yorum Gönder