Zirvelerden Haykırmak: Bir Mü'min Mesleği

Şahikalar oraya tırmanabilenlerindir.

Jurnal I. Cilt | Cemil Meriç

 

Hayat kendisinde varlık bulan her beşer için tırmanması gerektiği bir şahika ya da geçmesi gereken bir pentatlon sahası olmuştur. Güneşin doğuşuna hasret kalmış ruhlar için aşkın olanın mührünü o zirvelerden haykırmak ve güneşin doğduğu ufku, ardından izini takip edeceklere göstermek beşerin kıvam ölçüsünü tutturması ve insan olabilmesine vesile kılınmıştır. Öyle olmalı ki kendisini o denli ileri atmalı ve vardığı yerlere o güneşten huzmeler götürebilmeli. Mü’min diğer mü’mine aynalık etmeli ve aldığı o şuaları birbirlerine yansıtarak daha da ileriye sevk etmelidir. Hayatın her dehrinde ve fecrinde tüm içkin ve aşkınlığı ile ilgisini, edindiği bilgisiyle sürdürerek o zirvelere oynamalıdır. İşte müteal olana erişmek de anca bu denli bir gayret ve himmetin bir tezahürü, mükafatı olabilecektir. Belki Enbiya’i-zişan benzeri belki Hazerât’ı-Ashap gibi belki de Ulema’i-zişuuru özenerek. Hepsi ama hepsi hayatlarında zirve-i bâlâ olmuş bizlere de onun mukaddes yolunu ayak izleri ile göstermişlerdir.

İnsan hayatın içinde işte böyle ötelerin ışıkları ile birer neşve bulur ve yaşamından keyif almaya başlar. Hayat o zaman yaşanır bir durum olur ve huzur getirir. Tıpkı cahiliye devrinde insanların hem iç hemde dış güvenliklerinden emin olamadıkları ve güvensizlik içerisinde günlerini belirsizlik, huzursuzluk ve pişmanlık dahilinde geçirdikleri vakitlerde Serveri Kâinat Efendimizin alemlere rahmet olmak üzere gönderilip ve tabiri caizse özelde konuştuğu ashabını genelde ise tüm insanlığı tamir etmesi gibidir. Tamir etmesi diyorum çünkü tamir etmek “Arapça ‘mr kökünden gelmiş olup “canlandırma, diriltme, onarma” manalarını muhtevidir. Bu sözcük Arapça ‘amara “can verdi, bayındır kıldı” fiilinin taf’ıl vezninde II. masdarıdır.” İşte bu yüzden esasında Andelib-i Zişan Efendimiz insanlığa yeni bir ömür bahşetmiştir. Çünkü üstteki mezkûr ifadelerden de anlayacağınız üzere tamir etmek aslında ömür vermek yani canlandırmak, hayat bahşetmek demektir. Evet gerçekten de Efendiler Efendisi tüm akvam-ı beşere bir hayat nefhası olmuştur. Bir başka deyişle can suyu diyebiliriz. Hatta yalnızca can suyu olmayıp gene aynı kökten gelen başka bir kelime ile açıklarsak bizim için medeniyet ve ilerleme de sağlamıştır. Bahusus Cemil Meriç gibi müşahhas bir düşünürümüz kitabına isim yapmıştır bu kelimeyi: “Umrandan Uygarlığa”. Gerçekten de mesele bu kadar mühim ve ivedilikle gayret gösterilmesi gereken bir durumdur. İster bulunduğunuz dönemde olsun isterse geçmiş ya da gelecek fark etmeksizin insan hayatını bayındır kılmak zorundadır. İşte bunu da en muazzez şekilde O’nun (S) Fem-i Mübareklerinden dökülen birer leal hükmünde olan hadis-i şeriflerinde buluruz. Evet bunlarla hayatımıza ömür katabilir ve kendimizi deyim yerindeyse tamir edebiliriz. Eğer gerekli çabayı, cehdi gösterebilirsek akabinde umrana bile kavuşuruz.

Yasin Ertuğrul

Yorumlar

Popüler Yayınlar