Ramazan Eleğinden Geçmek
Bizi rahmet, bereket, bağışlanma, oruç, teravih, İtikaf, iftar, sahur, zekât, fitre, hayır hasenat ayına ulaştıran Rabbimize sonsuz hamdolsun.
O’nun son elçisi, varlıkların en şereflisi, rehberimiz, yol göstericimiz, sünnetine uyduğumuzda şefaatçimiz, havzu kevser başında bekleyenimiz Muhammed-i Mustafa, Habîbi Müctebâsına hadsiz ve hudutsuz selât ve selam olsun.
Pek değerli okurlarımız! Ecel değirmenimiz ömür sermayemizi öğütüp duruyor. Ve bizi asıl yurdumuza an be an yaklaştırıyor. Dünya hanında konaklamamız bir yolcunun dinlenme tesislerinde konaklaması gibidir. Yolcu tesislerde mola verir, aracının yakıt ikmalini yapar, yer içer, hijyen ihtiyacını görür, dinlenir ve yolculuğuna devam eder de sonunda menzili maksuduna varır.
Şu cihandan göçeceğimiz muhakkaktır. Lakin göçene kadar kendimizin, çevremizin ve varlığın farkına varıp, varoluş gayemize uygun davranışları sergilememiz gerekmektedir. Oysa insanoğlu büyük bir aldanışın içinde yaşadığı hayatın esîri olabilmekte ve bu esaret onu ölüm gerçeğine, ölüm ötesine, ahirete kör edebilmektedir. Ölümü unutanlar ise insânî erdemleri ne yazık ki çoğunlukla yitirmektedir. İnsan kalabilmek ölümle barışık olmaktan geçer. Bir de insanın maneviyatını diri tutmak, beslemek ve kuvvetlendirmekte gerekir.
Yaratıcımız biz insanlara daima kendini, varoluş gayemizi çeşitli uyarıcılarla hatırlatmaktadır. Minarelerimizden yükselip gök kubbede yankı bulan ezanlar, selâlar, Cuma’lar, mübarek geceler, bayramlar, üç aylar, hac mevsimi ve Ramazan ayı bu uyarıcılardandır. Dergimizin bu sayısı da Şâban ayının son günü ve son Cuma’sında sizlerle buluşmuş olacak. Bir mübarek Cuma gününde Ramazan’ın ilk teravihini de kılmış olacağız akşamında. Mümin gönüllerde heyecan var. On bir ayın sultanı, mâhı gufranı müznibîni vel usât, şehri rahmetü müvâsât Ramazan ayı hayatımıza merhaba diyecek.
Ramazan ayının gölgesi berat gecesiyle üzerimize düşmüştü zaten. Teravihlerde rabbimizin huzurunda el bağlayacağız, rükülar, secdeler, kıraatler, ilahiler ve salavatlar ile, sahurlarda teheccüdler, zikirler, mukabeleler, gün içinde Kur’an okumalar, tesbihler, ilim öğrenmeler, kendini düzeltme, manevi gelişimini ikmal yolunda nice çalışmalar, iftar sofralarında garip ve mazlumlar ile buluşmalar, merhamete gelmeler, rahmeti kuşanmalar manen yıkanıp arınmalar ile ruhumuz kuvvet bulacak, gönlümüz coşacak ve Rabbimizin rızasını kazanma yolunda mesafe kat etmiş olacağız inşallah.
Ramazan bir elek gibidir. Tıpkı elekte hububatı eleyip taşını, zararlılarını ayırdığımız gibi Ramazan da bizi eleyip bizdeki olumsuzlukları giderir ve bizi manen güzelleştirir. Büyüklerimize, akrabalarımıza, komşularımıza, küçüklerimize cümle insanlığa ve mahlukata karşı daha da şefkatli bir duruma geliriz.
Açlık, susuzluk, uykusuzluk ile nefsimize kabaca köstek vurduğumuz gibi daha da titiz hareket edip; gözümüzün baktığı, gönlümüzün aktığı, kulağınızın dinlediği, elimizin tuttuğu, dilimizin söylediği, ağzımızın yediği ve diğer organlarımızla ortaya koyduğumuz eylemlere de dikkat ederek bütün bir azalarımıza oruç tutturabilirsek o vakit Ramazan eleği bizi eler de arınma mevsiminden başarıyla geçmiş oluruz.
Hayatımızın muhasebesini yapmalıyız. Durum tespitimiz netleşince de kendimize daha da dikkat ederek Allah’ın rızasını kazanma yolunda kesintisiz ilerlemeliyiz. Şeytanın vesvesesine, nefsimizin iğvâsına, bizi istikametten alıkoyacak bütün çeldiricilere karşı uyanık olup tuzaklarına düşmemeliyiz.
Oruç, teravih, teheccüt, sahur, mukabele, Kur’an, tesbih, zikir, iftar, dua, vaaz, hayır hasenat, zekat ve sadakalarla manen kuvvet bulup varoluş gayemizi gerçekleştirmeye azmetmeliyiz.
Ne mutlu Ramazan heyecanı gönüllerini sarıp aşka gelenlere, muhabbete erenlere, Hakk rızasını kazanıp Cennette Cemâlullah’ı temâşâ edeceklere!
Ey Rabbimiz! Bizi de onlardan eyle! Âmîn!
Sami Önler
Yorumlar
Yorum Gönder